TARİHTE VAN
Urartuların başkenti olan Van ilinin o çağdaki ismi “TUŞBA” olarak bilinmektedir. Van'ın tarihi M.Ö. 7000 yıllarına kadar uzanır. Van Kalesinin 6 km güneyinde bulunan Tilki tepe ve Van Gölünün kuzeyindeki Ernis Mezarlıklarında yapılan kazılarda Kalkolitik, Bronz ve Demir devrine ait kültürel buluntulara rastlanmıştır. Şehri ilk kuran Asur Kraliçesi Semiramis'dir. Bu bölgeye önce Huriler yerleşmişlerdir. Sonra Urartular, Medler, Persler, Makedonyalılar, Büyük İskender, Partlar, Sasaniler ve Bizans hâkim olmuştur. M.S. 675 yılında Müslümanlar bu bölgeyi fethetmiş, daha sonra bölge yine Bizanslılara, bunları yenen Selçuklulara ve sonrada İlhanlılara, Celahiroğullarına, Karakoyunlara, Akkoyunlara ve Safevilere yurt olmuştur.
Hürrilerin M.Ö. 2000'lerden itibaren Van Gölü'nden başlayarak Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan bir bölgeye hâkim oldukları görülür. M.Ö. XIII. yüzyılda HürriMitani siyasi teşekkülün merkezi otoritesi zayıflamış ve beyliklere bölünmüştür. Asur Kralları bu küçük beyliklerini hâkimiyetleri altına al maya çalışmış ve bu sırada Van Gölü çevresinde Batı İran'a kadar olan bölgeye Nairi ve Urartu ülkeleri ile Asurlar arasında mücadeleler başlamıştır. Urartular ve Asurlar mücadelesi IX. Yüzyılın ortalarına kadar sürmüş, Asurlar bu dağlık ve zor arazi şartlarına sahip bölgeyi egemenlik altında tutmuşlardır.
OSMANLI DÖNEMİ
1534-1535 yıllarında gerçekleştirilen İran Seferi sırasında Bağdat, Tebriz ve Van gibi önemli merkezler Osmanlı idaresine girmiştir. Ancak Osmanlı Devletinin Macar Kralı Ferdinand ile başlayan mücadelesi nedeniyle kuvvetlerin Rumeli'ye kaydırılması sonucu, fethedilen yerlerden bazıları tekrar Safevilerin idaresine geçmiştir.
25 Ağustos 1548'de Van Kalesi Osmanlı egemenliğine girmiştir. Van Kalesinin fethinden sonra bölgenin beylerbeyliği, Anadolu Defterdarı İskender Paşaya verilmiştir. Bu arada Vastan (Gevaş), Erciş, Adilcevaz ve Ahlat da tekrar Osmanlıların eline geçmiştir.
Osmanlı taşra teşkilatında eyaletler sancaklardan, sancaklar kazalardan, kazalar nahiye ve köylerden meydana gelmekteydi. Osmanlı idaresinde Van, 'Eyalet' statüsü kazanmış olup 1568-1574 yıllarında livâ tabir edilen 12 sancağa sahipti. Bunlar, Van (Paşa Sancağı), Adilcevaz, Bitlis, Muş, Bargiri, Erciş, Kârgâr, Kesan, Ispayrıd, Ağakis, Nısf-ı Şırvî, Vadi-i Beni Kotur'dur.
İran sınırında olması bakımından hem ordunun hareket noktası hem de önemli merkez olan Van'ın idari yapısı savaşlar sebebiyle sık sık değişikliğe uğramış, fethedilen yerlerin bir kısmı buraya dahil edilmiştir. Nitekim daha önce 12 olan sancak sayısı, 1578-1588’de 27ye yükselmiştir.
Son çağ dünya tarihi içerisinde en büyük olay olan I. Dünya Savaşı ve neticesinde Van kadar harap olmuş bir şehir, ahalisi Van ahalisi kadar cefa çekmiş bir topluluk örneği çok azdır. Öyle ki, büyük harp öncesinde Van merkezinin toplam nüfusu 70 bin civarında iken, savaş sonrası Nisan 1919 sıralarında bu sayı 10-15 bine düşmüştür. Şehir ise tamamen harap olmuş ve bu yüzden yerleşim alanının değiştirilmesine neden olmuştur.
Birinci Dünya Savaşındaki istilalar, onun içinde ve ondan sonra meydana getirilen haksız uygulamalar, vaktiyle mamur olan bu bölgeyi bir harabeye çevirmiştir. Harpten sonra Van, yavaş da olsa bir gelişme göstermiştir. Van ilinin 11 ilçesi vardır. Bunlar; Özalp, Muradiye, Saray, Erciş, Başkale, Bahçesaray, Çaldıran, Gevaş, Edremit, Gürpınar ve Çatak’tır.